8 Mart Yaşlı Kadınların da Günü, Unutmayalım!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaşlı kadınların da haklarını, ihtiyaçlarını ve mücadelelerini gündeme getirmek için değerli bir fırsat.
Her 8 Mart, kadınlar eşitlik mücadelelerine, özgürlük taleplerine dikkat çekmek, erkek şiddetine isyanlarını dile getirmek için sokağa çıkıyor, gösteriler, toplantılar düzenliyorlar.
Protestolara ve kutlamalara katılanlarda da, konuşulanlarda da genellikle eksik kalan bir kesim var: Yaşlı kadınlar.
İlginçtir, aynı eksikliği yaşlılık ve yaşlanma konuları konuşulurken de gözlemliyoruz.
yüzyılın öndegelen feminist yazarı Simone de Beauvoir’ın, değeri yeni yeni keşfedilen kapsamlı yapıtı “Yaşlılık”da dikkat çektiği bu durum, aradan geçen 75 yılda değişmemiş. Şöyle diyor Simone de Beauvoir:
“Kişisel deneyimlerime göre, yaşlılık kadınları da en az erkekler kadar, hatta daha fazla etkiliyor, çünkü onlar daha uzun yaşıyorlar. Ancak bu konu bir tartışma konusu haline geldiğinde, esas olarak erkeklerin durumu göz önünde bulunduruluyor. Öncelikle kendilerini kurallar, efsaneler ve kitaplarla ifade edenler onlar olduğu için; ama her şeyden önce iktidar mücadelesi yalnızca daha güçlü olan cinsi ilgilendirdiği için.”1
Gelin bu 8 Mart vesilesiyle yaşlanma süreciyle kadınlık durumunun nerelerde, nasıl kesiştiğine veriler ışığında bakalım.
Kadın Yaşlılığı Daha Uzun, Daha Zor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 65 yaş ve üzeri nüfus son beş yılda %21,4 artarak 2023 yılında 8,7 milyona ulaştı. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2024 yılında %10,6’ye yükseldi.2 Bu artış, yaşlılıkla ilgili politikaların ve toplumsal destek mekanizmalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Yaşlı nüfusun %55,5’ini kadınlar oluşturuyor. Kadınlar, erkeklere göre ortalama 5,5 yıl daha uzun yaşıyor. Doğuşta beklenen yaşam süresi kadınlarda 80,3 yıl iken, erkeklerde 74,8 yıl. 65 yaşına ulaşan bir kadının kalan yaşam süresi ise ortalama 18,8 yıl, erkeklerde ise bu süre 15,3 yıl. Bu veriler, kadınların yaşlılık döneminde daha uzun süre hayatta kaldığını, ancak bu sürenin beraberinde getirdiği zorluklarla da baş etmek zorunda olduğunu gösteriyor.
Yaşlı kadınlar, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde sosyal izolasyon, ekonomik sıkıntılar, sağlık sorunları, bakım yükü ve şiddet riski gibi birçok zorlukla karşı karşıya kalmakta. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşlanma sürecine etkisi, kadınların yaşlılık döneminde daha kırılgan bir konumda olmasına yol açıyor.
Sosyal izolasyon, özellikle yalnız yaşayan yaşlı kadınlarda yalnızlık hissini derinleştiriyor, bu da psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Türkiye’de yapılan araştırmalar, yaşlı kadınların büyük bir bölümünün dul olduğunu ve ileri yaşlarda yalnız yaşama oranlarının erkeklere kıyasla çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yalnızlık ve sosyal destek eksikliği, depresyon, anksiyete ve bilişsel gerileme gibi psikolojik sorunlara zemin hazırlıyor.
Tek kişilik hanelerde yaşayan erkeklerin sayısı 25-29 yaş kesiminden itibaren düzenli olarak azalırken, yalnız yaşayan kadınların sayısı 55-59 yaş kesimininden itibaren hızla artıyor. (Kaynak: Yalnız Yaşamın Yükselişi Türkiye’de Tek Kişilik Hanehalklarının Profili, Enstitü Sosyal Yayınları: Araştırma Raporu No. 4, 2025)
Yaşlı kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyenbir faktör de ekonomik yoksunluk ve yoksulluk.Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı erkeklere göre çok daha düşük, bu da yaşlı kadınların büyük bir kısmının sosyal güvenlikten yeterince yararlanamaması veya düşük emekli maaşlarıyla geçinmeleri demek. Eşlerini kaybeden kadınların ekonomik bağımsızlıkları daha da azalmakta, bu da kadınlar arasında yoksulluğun daha yaygın hale gelmesine neden oluyor. Özellikle tek başına yaşayan yaşlı kadınlar arasında yoksulluk oranı oldukça yüksek.3
Sağlık sorunları ve hareket kısıtlılığı da yaşlı kadınların yaşamlarını bağımsız sürdürmesini zorlaştırıyor. Kadınların ortalama yaşam süresi erkeklere kıyasla daha uzun, bu nedenle ileri yaşlarda kronik hastalıklarla mücadele eden ve bakım ihtiyacı duyan kadınların oranı daha yüksek. Kadınların yaşlılık dönemlerinde sağlık hizmetlerine erişimi ve kronik hastalıklarının yönetimi büyük önem taşıyor. Ancak sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler ve ekonomik zorluklar, yaşlı kadınların tedavi süreçlerini zorlaştırıyor.
Geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri, yaşlı kadınların aile içinde bakım vermeye devam etmesine ve kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesine neden olmakta.. Yaşlı kadınlar, torun bakımı ve hasta/engelli aile bireylerine bakım sağlama gibi görevleri üstlenerek, kendi sağlıklarını ve yaşam kalitelerini ikinci plana atmak zorunda kalıyorlar. Bu durum, yaşlı kadınların fiziksel ve psikolojik yükünü artırıyor.
Şiddet ve ihmal riski, yaşlı kadınların karşı karşıya kaldığı en ciddi sorunlardan biri. Araştırmalar, yaşlı kadınların erkeklere kıyasla daha fazla istismara ve ihmale maruz kaldığını göstermektedir.
Son olarak teknolojiye erişimde yaşanan zorluklar, yaşlı kadınların bilgiye ulaşmasını, finansal işlemlerini yapmasını ve sosyal bağlarını sürdürmesini zorlaştırıyor. Dijital uçurum, yaşlı kadınları ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı bir konuma itmekte, toplumsal hayattan dışlanmalarına neden olmakta.
Yaşlı bireylerin internet kullanımında 2018’den 2023’e artış görünmekle birlikte, erkeklerle kadınlar arasındaki ciddi fark sürüyor, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görülüyor. (Kaynak: TÜİK, Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2018, 2023; TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar 2023, Mart 2024)
Bu zorlukların üstesinden gelmek için yaşlı kadınlara yönelik sosyal, ekonomik ve sağlık destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, yaşlı bakım politikalarının toplumsal cinsiyet perspektifiyle yeniden ele alınması ve hukuksal düzenlemelerle yaşlı kadınların haklarının korunması büyük önem taşıyor. Kadınların yaşlılık döneminde bağımsız yaşam sürebilmeleri, sosyal güvenlik şemsiyesinden faydalanabilmeleri için erken yaşlardan itibaren, başta çalışma hayatı olmak üzere topluma aktif katılımlarını destekleyen politikaların uygulanması gerekmekte.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, yaşlı kadınların sesine kulak vermenin ve onların ihtiyaçlarını karşılamanın önemini bir kez daha hatırlatıyoruz!
1 Simone de Beauvoir, La Vieillesse (Paris: Gallimard, 1970), s. 111.
2 TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2024.